2 dakika okundu

Modern bir şehre 

Girer gibi giriyorum kalbine 

Bense eski püskü 

Yüklü bir at arabası

İlerliyorum

Uysal ve korkak 


Bilgisizliğin acizliğiyle

Her adımda kaybolma telaşı 

Kaçarken görünmekten ürküp 

Suratımdan sıyrılıyorum 

Çığlıklar atarak 


Bir gökyüzü keşfediyorum 

Kentinin seyrek saçlarında 

Dolaşırken usul usul 

Yüzünden yukarı doğru bak 

Bir yağmur başlayacak 

Muhakkak ki seninle beraber 

Beni de ıslatacak 


Bir deyiş arıyorum kendime 

Kendimi bulacağım bir geçmiş 

Geçmiş kirlenmeden 

Temizlenmiyor muhakkak 

Muhakkak ki en az 

Bir suçlu da bulunacak 

Bulunuyor istendiğinde 

Bunun için biliyorum susarak 


Bir hoşçakal ülkesinde 

Acı suların aktığı yerlerden geliyorum 

Adetler değişmedi burda henüz 

Bayramlar, yeni şenlikler görmedim 

Dolu dizgin bir güneş 

Keyifle hiç batmadı üzerimde 


Kuytu bir köşede 

Seyrettim ufku hep 

Bekledim yalnızca bekleyerek 

Sıkılmadım sıkıntıdan 

Durdum her daim muhakkak 

Sabahlara kadar öylece

Dudağımı ısırarak  


Neşe sesleri duyuluyor 

Heves taşları örülü kaldırımlarda 

Bir acemi çocuk gibi kalakaldım 

Kendimi ele veriyorum 

Utancımdan vurulmadan ellerini uzat 

Boynun muhakkak kazancım olacak


Anıt bahçesi gibi yerleşmiş

Bir polis mezarlığı 

Uzun sokağın en sonuna 

Yerim orasıdır benim şimdi 

Göğsündeki silahı sakince yere bırak

Becerikli hırsızsın fakat

Gönüllü bir memuru 

Rehin aldığın muhakkak 


Teselli istasyonlarında dostlarını 

Kuru otlar üstünde koyunlarını 

Arkasında dünyaları

Sığınaklarını bırakmış biri 

Çırılçıplaklıkla korunuyordur muhakkak

Gece mavisi ışıklarının

Kötümserliğe uzanan binaların arasında 

Belki de bir bildiği vardır

Bilmediği muhakkak

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.